Trabzon Sümela Manastırı

Trabzon Sümela Manastırı

Sümela Manastırı, sadece Trabzon için değil ülkemiz için çok değerli yapıların en başlarında gelmektedir. Her yıl binlerce turist ağırlayan bu yer, yerli turistlerinde ilgisini çekmiş ki sık sık gezi turları düzenlenmekte. Çevremde de Trabzon’u merak eden ve kesinlikle görmek istiyorum diyen fazlaca insan dolu. Sanırım dizilerin etkisini de göz ardı edemeyiz :-)

Dağların içine inşa edilmiş bu yapı kompleksini birçok insan genel görünüş olarak bilmekte. Patika yollardan geçerek belirli yere kadar manastıra gidebiliyoruz. Allatta arabaların park edildiği alanın üzerinde camii var o kısma kadar araba gidebiliyor, sonrasını görevliler izin vermiyor. Yürümek zorundayız uzun bir yol. Hiç bir zaman yalnız kalmıyorsunuz, özellikle hristiyan kardeşlerimiz gezi boyunca etrafınızda olacak :-)

Manastır merdivenli yola başlamadan hırçın akan dereyi farkedeceksiniz, ben kışın gitmiştim fotoğraf çekerken korkmuştum çok gürdü dere. Yazın kurak olabiliyor duruma göre. Orada balıkları göreceksiniz, kırmızımsı, siyah büyük balıklar. İster seversiniz isterse de yiyebilirsiniz  Derenin karşı tarafları ve üzeri cafe-restaurant dolu, hediyelik eşya satan yerleride unutmamak lazım. Duvara asılan örtülerde İsa figürünü hatta Son akşam yemeği tasvirlerini görünce çok beğeneceksiniz, ben bayılmıştım.:-)

Şehrin en güzel köşesinde ki Kültür Anıtı

Sümela Manastırı’nın Bizans İmparatoru I. Theodosius zamanında (375–395) Atina’dan gelen Barnabas ve Sophronios isimli iki rahip tarafından kurulduğu düşünülür, efsane olarak da anlatılır. Sümela, manastır işlevini 1923 yılına kadar sürdürdü.

Yapı esas olarak ana kaya kilisesi, birkaç şapel, mutfak, öğrenci odaları, misafirhane, kütüphane ile kutsal ayazmadan oluşur. 2010 yılında bu ayazmada ayin yapılmıştır. Bu yapılar topluluğu oldukça geniş bir alan üzerine yayılır. Manastırın girişinde su getirdiği anlaşılan büyük su kemeri yamaca yaslanmış durumdadır. Çok gözlü olan bu kemerin bugün büyük bir bölümü yıkılmıştır. Avlunun etrafındaki binalar içindeki dolaplar, hücreler, ocaklarda Türk sanatının etkileri de görülür. Bu zamana kadar birçok restorasyon çalışmaları yapılmış ve sonunda günümüzde ki halini almıştır. Hala gerçek görünüme uymayan yerler varsa yılların azizliği ve insanların acımasızca yağmalamalarındandır.

Manastırın ana ünitesini ortaya çıkaran kaya kilisesinin ve ona bitişik şapelin iç ve dış duvarlarını donatan freskler 18. yüzyılın başlarına tarihlenir. Bu fresklerde üç ayrı devirde yapılan üç tabaka görülmektedir.

19.yüzyılda büyük binaların ilave edilmesiyle manastır muhteşem bir görünüm kazanmış, en zengin ve parlak dönemini yaşamıştır. Bu dönemde son şeklini alan manastır pek çok yabancı seyyahın ziyaret ettiği bir yer haline gelmiştir. Bu yazarlar arasında, Ghikas, Stephan, Hysilantes, G.Palgrave sayılabilir.

Kaynak: http://hepgezsem.com/2019/sumela-manastiri/karadeniz/




Arama Yap